7 Ağustos 2012 Salı

Eğitim şart (mı)?

Yaklaşık iki aydır evimize yardımcı arıyoruz. Bir noktadan sonra saymayı bıraktım ama telefonda ve yüz yüze olmak üzere görüştüğüm kişi sayısı toplamda 20’yi bulmuştur. Süreçten dram, komedi ve korku türlerinde film de çıkar, roman da. Hatta, diyaloglardan sağlam bir durum komedisi çıkararak Türk televizyonlarına sıkı bir giriş bile yapabilirim. Ayrıca akademik çalışmalarda kullanılabilir boyutta veriye sahibim, ilgililere duyurulur. Örneklemim biraz dar ve garip şekilde zorlasan bir araya gelmeyecek birbirinden özel insanlardan oluşmuş olabilir ama olsun.

Yaş ortalamaları 40. Neredeyse tamamı ilkokuldan sonra okumamış, bir nevi pilot bir 4+4+4 durumu. İlk 4’te takılmışlar, o ayrı. Evliler ve en az iki çocukları var. Yarısının kocası çalışmıyor ve muhtemelen günlerini kahvede Fashion TV izleyerek geçiriyor. Kocası çalışan diğer yarı da kocalarından daha fazla para kazanıyor. Kazanç bakımından günlük işleri tercih ediyorlar. Ev işlerini kendi içinde kategorize ediyorlar. Zira temizlik için aldığınız kadından yemek ya da ütü isterseniz ekstraya giriyor. Bu durumda ücretleri de artıyor. Ücrette belirleyici olan bizzat kendileri. Çok sıkı pazarlık yapıyorlar, kısa süreli akıl tutulmaları yaşıyorsunuz. İşin en trajikomik yanı ise, aylık kazançlarını hesapladığınızda, 4 yıllık üniversite mezunu bir kişinin işe başlangıç maaşından daha fazla olduğunu görüp evdeki tüm toz bezlerini yemek istiyorsunuz. Bir de acayip nazlılar. Misal evinizin yeri çok önemli. İsterseniz metronun dibinde oturun, kendi evlerinin yakınında metro durağı yoksa işiniz zor.
Diyelim her konuda anlaştınız ama yine de aşmanız gereken çok önemli bir engel daha var! Kadınlar, ekonomik yönden ezici bir baskınlığa sahip oldukları halde, kocalarından müsaade almadan işe başlamıyorlar. Nitekim el sıkışıp, ayrıldıktan yarım saat sonra “beyim, uzak diye salmıyor” türü bir telefon almanız muhtemel. Resmen parmaklarında oynatıyorlar.
Tamam, diyebilirsiniz ki, ağır işçiler, sigortaları yok, sendikaları yok vs. Ama, sanki bu yalnızca bu sektöre özgü bir durum değil gibi. Bkz. ülkenin genel çalışma koşulları. (Bunu münferit halledersek yazıyı da ağırlaştırmamış oluruz.)
Neticede geldiğim nokta şudur ki, biz boşuna okumuşuz anacım. Boşuna en güzel yıllarımı dershane köşelerinde tüketmiş, boşuna türev integral alıp, havuzları doldurup doldurup boşaltmışım. Koca havuzla uğraşacağıma kovalarla haşir neşir olsaymışım daha iyiymiş!
Bir de diyorlar ki, eğitim şart!
Hem de nasıl.
Çok iyi anladım…