7 Ağustos 2011 Pazar

İğneyi kendine batırmak...




Yaklaşık 3 yıl önce, iş güç sahibi biriyken, sabahın ve akşamın kör karanlığında gerçekleştirilen kalkma ve yatma eylemleri arasındaki zaman diliminde ne kadar çok şey yaptığıma, yok yok yapabildiğime hala inanamıyorum.

Adeta Sheila' ymışım! (bkz.He-Man) 

Peki ya şimdi?

Ağustos Böceği Süheyla!

Üstelik tam da uzun bir aradan sonra yeniden yazmaya karar verdiğim anda!

Tamam, başta bunu kabullenmem zor oldu ama insan kendini bilmeli, başka türlü olmuyor.

Günlerim hiçbir şey yapmadan ışık hızıyla geçerken birden her gece aynı ruh bulantısıyla yatağa girdiğimi fark ettim. Hep aynı soru, hep aynı cevap:

- "Bugün ne yaptın?"

- "Hiçbir şey!"

Kafam yastığa değdiği an ertesi gün aynı olmasın diye, kendimi sabah erkenden uyanmış, kahvaltının ardından bol sütlü kahvemle çalışma masamda konumlanmış olarak hayal ediyor, hiç durmadan saatlerce yazdığımı görüp gülümseyerek rüyaya dalıyordum.

Hiçbir işe yaramıyordu.

Koca günü "hadi şimdi", "tamam, birazdan" diye diye hiçbir şeye başlayamadan yiyip bitiriyordum. Elimde devreden bakiyelerden başka hiçbir şey yoktu.  

Peki ne olmuştu da bu hale gelmiştim?

Önce galiba odaklanma problemim var dedim ama madem öyle neden televizyon izlerken bir sıkıntı olmuyordu ya da alışveriş yaparken...Odaklanamamak ne demek, tıpkı bir atmaca gibiydim!

Sonra motivasyon eksikliği, sonra soğuk hava, sonra bastıran sıcaklar, sonra şu, sonra bu derken...

Yok dedim bu böyle olmayacak.

Aldım kendimi karşıma, "bana bak" dedim, itiraf et hadi, çekinme çekinme söyle... 

Bir solukta çıkartıverdim valla, pek de rahatladım!

"Tembelim ben, yok yok tembel bir tenekeyim!"

Hepsi buydu işte, bu kadar basit.

Ee, şimdi ne olacak peki?

Göreceğiz...
  





  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder